28 Aralık 2008 Pazar

Adem ile Havva

Bazen düşünüyorum da bir bayanın saptırması, erkeğin ona uyması yüzünden mi dünya almeine sepetlendik diye... Ama aklım ve zekam bunu kabul etmiyor.. Neyi mi kabul ediyor??

Doğrusu ile yanlışı ile düşüncelerim :

Allah katından geliyorsak eğer bu dünyaya, Allah katında zaman kavramı bizim boyutumuzdaki gibi işlemiyorsa... Yaratılış her an olmakta, her yaratılmış için dünya vehim ile dolu bir yer olarak sunulmakta bize...

Unutmayalım ki Allah ayetinde : Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.(2-30)

Bu ayet benim belkide tüm düşüncelerimi değiştiren ayettir.. Melekler akıl verircesine Allah'a bizim bozgunculuk yapacağımızdan bahsetmişler...aslında hala da bahsediyorlar, O an sürekli yaşanıyorcasına kulağıma geliyor...Konudan saptık biraz..Yani ortada bir cennet kavramı yok, yeryüzünden bu dünyadan bahsediliyor, ve burası cennet olarak nitelendiriliyor, taki Vehim duygusu verilene kadar Ademeoğluna, Vehim duygusuna gelince, işte o da şuan tüm insanlığın yaşadığı duygu, bu duygudan kendisini kurtaran zatlara ermiş, nirvana ya ulaşmış diyorlar..Peki bu duygu nedir??
Bu duygu tamamıyle sürekli deprosyon halidir, kasteddiğim deprosyon , sadece arabesk yaşam değil, aksine çok mutlu olmayı da kapsamaktadır... Çünkü varolmayan metalara karşı içimizde oluşturduğumuz putlar, onları var gösterip, hedef haline getirerek, An duygusundan ve insanlığın asıl özü olan düşünmeden bir hayli uzaklaştırıyor, bazılarımız diyor ki ben o boş dediğin metalar içinde düşünüyorum, kafa patlatıyorum... Bizimde cevabımız zaten var olmayan bir işe çaba sarf etmek, düşünmek.. düşündüğün manasına gelmez....

Allah bana dünya katında veli olan bir kulu tanışma fırsatını vermişti geçen yıllarda, bir salaş lokantadaya girmiştik k.bakkalköy civarlarında ve ortaya çok güzel yemekler söylemişti, sonrada işte dünya bu demişti, ben içimden hayda adam ne diyo lan demiştim, ardından söylediği bir kaç kelime yüzümün kızarmasına neden olmuştu, sarfettiği sözler ise :" Acelici olmamak gerek, sabır verilene sabır, işte dünya böyle güzellikler ile geliyor önümüze, hayatımızı idama ettirecekleri vucud aldıktan sonra dünyanin geri kalanını da WC de görüyoruz... Çabalayıp hırslandığımız, öz değerlerimizi bir yana bırakıp var olmayanlara koştuğumuz anlarda da belki o iş esnasında fani olmayan birkaç şey dışında hepsi lağam gibi dünyanın oyununa dökülüp gidiyor.." Çok sordum, ne için çabalamak lazım ya da ne için çabalamamak, ama hala bir çözüm bulamadım... Bazen diyorum " Allah tan Belanı mı istiyorsun diye" ...

Ama yıllardır hep aklımda , ve ön işlemler arasında "ben bu iş için yaratılmadım, peki ne yapmalıyım" sorusu, başlangıcı belli olan fakat kaç devir atacağını bilmediğim bir do while döngüsünde devam ediyor...

İşin özü, dünya da İYİ VE KÖTÜ diye bir kavramın olmadığını kabullenmekten geçer diyorlar, ama nasıl...

3 yorum:

Yongarcı dedi ki...

Adamım burdaki eseme sağancımızın(nefs) bize hep kötü gösterilmesidir. Sağanç iyi kullanıldığında yapamayacağı güzellik yoktur.Kötü kullanıldığında ise yeryuvar alaza tutulur.Bu yalnığa(insan) verilmiş bir açkıdır.Sağancı bize Allah verir biz ise biçimlendiririz.

Sevgiler
Bora

MDD dedi ki...

Ne diyon hocam anlamadım?

Patan dedi ki...

Abi, dünyada binlerce yıldır insanlar yaşıyorlar ve üstünde kesin bir uzlaşmaya varılmış bir yaşam stili yok. Bu yüzden hayatın kendisi bir arayış, bu arayışın bitmeyecektir.
Büyük insanlar ve düşünürler genelde dengeyi tavsiye etmiştirler (örn. yin-yang ya "bugün ölecekmiş gibi ahiret için, hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için çalışmak). Maddiyat ve maneviyat ters doğrular, enerjini birine harcarsan diğeri azalıyor kesinlikle. Burada önemli olan bu doğruların kesiştikleri noktayı bulmak. Maddiyatı ya da maneviyatı tamamen reddetmek bana da ters, tavsiye edilene de.
Yeteneğin kadar ver, ihtiyacın kadar al... Gerisini de maneviyatla doldur. Haddim olmayarak tavsiyemdir.